Kırmızı Kan Hücreleri Kırmızı kan hücreleri, kanın miktarının ortalama %40-45’ini ve kandaki şekilli elemanların %99’unu oluşturur. Renkleri parlak kırmızı olduğundan bu isimle anılırlar. İki kenarı içbükey olan bir disk şeklindedirler. Çapları ise 6-8 mikrometre arasındadır. Çekirdekleri olmayan kırmızı kan hücrelerinin, yani alyuvarların, erkeklerde bir milimetreküp kandaki miktarı 5,100,000-5,800,000, kadınlarda ise 4,300,000-5,200,000 kadardır. Bu miktarlar yaşa, cinsiyete ve bulunulan ortamın yüksekliğine göre değişim gösterir. Böbrekler tarafından salgılanan eritropoietin hormonu kırmızı kan hücrelerinin üretimini kontrol eder. Hücrelerin üretimi kemik iliğinde başlar ve 7 günde olgunlaşarak kana salınır. Çoğu hücrenin aksine çekirdekleri bulunmaz, bu yüzden esnek bir yapıda olurlar. Böylece vücutta kan damarları aracılığıyla her alana kolay bir şekilde ulaşırlar. Ancak bu hücrelerin ömrü sınırlıdır. Kırmızı kan hücrelerinin ömrü yaklaşık 120 gündür. Zaman içinde hücrelerin zarı zedelenir ve genellikle dalak, karaciğer ve kemik iliğinden geçiş sırasında zar yırtılır ve parçalanır. Bu alanlarda makrofajlar tarafından fagosite edilirler ve hemoglobin açığa çıkar. Hemoglobinlerden demiri makrofajlar ayırarak kana verir. Demir ise kanda transferrine bağlanır. Kalan hemoglobin bilirubine çevrilerek kana geçer ve karaciğerden safraya atılır. Kırmızı Kan Hücrelerinin Üretimi Nasıl Yapılır? Anne karnındaki fetusun ilk haftalarında alyuvarlar vitellüs kesesinde, ikinci trimesterde dalak, karaciğer ve lenf düğümlerinde, doğum öncesi ve hemen sonrasında ise kemik iliğinde üretilir. Kemik iliğinde, kişinin 5 yaşına kadar bütün kemiklerde, 20 yaşına kadar omurgada, göğüs kemiğinde, kaburga ve kalça kemiğinde yani vücuttaki yassı kemiklerde üretilir. Bu yaşlardan itibaren tibia ve humerustaki proksimal kısım dışında uzun kemiklerdeki ilikler yağlanır ve kırmızı kan hücresi üretimi durur. Yaş ilerledikçe bu kemiklerdeki üretim de azalır. Dolaşımdaki bütün hücreler kemik iliğinde bulunan hemopoietik kök hücrelerdeki bölünme ile oluşur. Kırmızı kan hücreleri de ilk olarak kemik iliğinde bölünmüş hücrelerden meydana gelen retikülosit şeklinde dolaşıma katılırlar. Bunlar 1-2 günde eritrosit haline gelir. Vücutta bulunan dokularda oksijenlenme azaldığında alyuvar yapımı yükselir. Alyuvarların üretimini uyarıcı asıl etken, %90 böbreklerde, kalan kısmı karaciğerde üretilen eritropoietin hormonudur. Oksijenin dokularda azalmasıyla bu hormon seviyesi yükselir ve alyuvar üretimi uyarılır. Ancak yeni alyuvarlar dolaşıma çıkması 5 gün sürer. Alyuvar oluşumunda DNA sentezinde gerekli olan folik asit ile B12 vitamini büyük önem taşır. Bunlar eksik olduğunda DNA sentezi azalır, olgunlaşma ve bölünme yetersiz olur. Normalden büyük, makrosit denen, dayanıksız hücre zarı olan, geniş, düzensiz ve oval şekilli alyuvarlar meydana gelir. Kırmızı kan hücreleri akciğerlerden alınan oksijeni vücudun diğer alanlarına, soluk vererek alınan karbondioksiti ise akciğerlere taşıyan hemoglobin adı verilen özel bir protein içerir. Yaklaşık olarak kırmızı kan hücrelerinin %90’ı hemoglobinden oluşur. Vücuttaki tüm kandaki hemoglobin miktarı kadınlarda 14 gram/dl, erkeklerde ise 10 gram/dl kadardır. Kırmızı kan hücresinin birinde yaklaşık 270-300 milyon hemoglobin bulunur. Kana rengini veren de hemoglobinin rengidir. Alt tipleri olan hemoglobinin yetişkinlerde en çok görüleni hemoglobin A’dır. Vücuttaki toplam 4-5 gram demirin %65 kadarı hemoglobinde bulunur. Kırmızı kan hücrelerinin kandaki yüzde oranı hematokrit denilen ölçüm yöntemiyle belirlenir. Erkeklerde oranı %40-45, kadınlarda ise %35-45 kadardır. Kırmızı kan hücrelerinde sayıca azalma olursa anemi rahatsızlığı ortaya çıkar. |
Kayra Ali
23 Temmuz 2024 SalıAcaba alyuvarların iki kenarının içbükey olması onlara ne gibi bir avantaj sağlar? Bu yapı, kırmızı kan hücrelerinin esnekliğine ve kan damarları içinde kolayca hareket edebilmesine nasıl katkı sağlar?
Cevap yazAdmin
23 Temmuz 2024 SalıKayra Ali,
Alyuvarların iki kenarının içbükey olması, onlara önemli avantajlar sağlar. Bu şekil, hücrelerin yüzey alanını artırarak oksijen ve karbondioksit değişimini daha verimli hale getirir. Ayrıca, içbükey yapı alyuvarların esnekliğini artırır, bu da onların dar ve kıvrımlı kan damarlarından geçişini kolaylaştırır. Bu esneklik, alyuvarların damar tıkanıklıklarını önlemesine ve dokulara oksijen taşınmasını etkin bir şekilde gerçekleştirmesine yardımcı olur. Bu özellikler, alyuvarların vücutta sorunsuz bir şekilde işlev görmesi için kritik öneme sahiptir.
Saygılar,