Kök hücre çalışmaları, son yıllarda hızla artmakta ve her gün yeni bilgilerle önemli mesafeler kaydedilmektedir. Kök hücreler, birçok dokuda bulunan ve farklılaşarak vücutta başka yerlerde de kullanılabilme yeteneğine sahip bir grup hücredir. Kök hücrelerin vücutta diğer hücreler ile farklılaşma özelliğinin keşfinden sonra, birçok genetik kaynaklı hastalığın tedavisinde kullanılabileceği ortaya çıkmıştır. Bu yüzden de kök hücre çalışmaları hem ülkemizde hem de diğer dünya ülkelerinin hastanelerinde sıkı bir şekilde yürütülmektedir.

Kök hücre çalışmaları günümüzde özellikle kemoterapi ve radyoterapi gibi tedaviler gören kanser hastalarının kan ve bağışıklık sistemini canlandırmak için yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. İnsan vücudunda embriyodan, kordon kanından ve kemik iliğinden elde edilen kök hücreler, insan vücudunun doğal kaynak hücreleridir.

Kordon kanı kök hücreleri çok değerli oldukları için, toplama işleminin tecrübeli uzmanlar tarafından yapılması ve doğum esnasında hemen muhafaza edilip uygun koşullarda saklanması çok önemlidir. Kordon kanı, doğumdan hemen sonra, ilk 10 dakika içinde göbek bağı kesildikten sonra, göbek bağının plasenta tarafındaki "kan bölümü" denilen noktadan alınmaktadır. Bu işlem, yeni doğan çocuğu hiçbir şekilde etkilememektedir. Kordon kanı toplama işlemi, normal doğumda da sezaryen ile yapılan doğumda da alınmaktadır. Kordon kanının toplanması 2-3 dakika içinde gerçekleşmektedir. Yeni doğan bebek göbek kordonu bağlanarak ayrılır ve bu işlem sonrası kanın pıhtılaşmasını engelleyen bir formül ile kan, kordon içinde alınıp muhafaza edilmek üzere saklanır.

Toplanan kanlar, 36 saat içinde kordon kanı merkezine götürülerek laboratuvarlarda özel işlemlerden geçirilir. Laboratuvarda yapılan işlem ile dondurulur ve sıvı azot içinde saklanmaya başlanır. Dondurulan hücreler, daha sonrasında ihtiyaç halinde çözülerek diğer hastaların tedavisinde kullanılmaktadır.

Kök hücre çalışmaları ülkemizde de hızla devam etmektedir. Bu çalışmalar sayesinde daha ileriye gidilmekte ve kök hücre hakkında daha sağlam sonuçlar elde edilmektedir. Ülkemizde ilk kordon kanı nakli 1988 yılında yapıldı ve 1995 sonrasında dünyada kordon kanı bankaları kurularak yeni doğan bebeklerden alınan kanlar muhafaza edilmeye başlandı. Bu tür faaliyetlerle çalışmalar günden güne ilerlemekte ve insanlığa hizmet edilmektedir. Bu kanlar, kan bankalarında belirli bir ücret karşılığında muhafaza edilmektedir. Aile istemezse, saklanan kanlar diğer hastalara nakil edilmektedir.

Ülkemizde teknolojinin gelişmesi ve halkın bilinçlenmesi ile bu durumlara çok hassasiyet gösterilmektedir. Yapılan eğitim seminerleri ve yetişen genç bilim insanları sayesinde kök hücre çalışmaları daha ileriye gidecek gibi görünmektedir. Kök hücre araştırmaları, gelecekte daha büyük başarılar getirecek ve birçok hastalığın tedavisinde devrim niteliğinde gelişmelere yol açacaktır.