Diyabette Kök Hücre Tedavisi Diyabet hastalığı, pankreasın yeterli insülin üretememesi veya vücudun ürettiği insülini etkili bir şekilde kullanamaması sonucu oluşan, ömür boyu süren, kronik bir hastalıktır. Diabetes Mellitus (DM) olarak da bilinen bu hastalık, insülin üreten hücrelerin azalması ile devam eden bir süreçtir. Sağlıklı bir bireyin vücudunda besinler, vücudun başlıca yakıtı olan glukoza yani şekere dönüştürülmek üzere bağırsaklarda parçalanır. Daha sonra bu glukoz bağırsaklardan kana geçerek kandaki şeker düzeyini yükseltir. Sağlıklı bireylerde glukoz kana geçer ve pankreastan salgılanan insülin hormonu yardımıyla hücrelerin içine taşınır. İnsülin hormonunun vücutta olmaması durumunda, şeker hücrelerin içine taşınamayacağı için glukoz kanda artar ve şeker hastalığı dediğimiz kan şekeri yükselmesi yani hiperglisemi gelişir. Bu kan şekeri yüksekliğinin sürekli devam etmesi, sinir, göz ve kalp gibi organlarda zaman içerisinde ciddi bozukluklara neden olur. Diyabet Türleri ve Kök Hücre Tedavisi İnsülin bağımlı tip 1 ve insülin bağımsız tip 2 olmak üzere ikiye ayrılan diyabetin her iki tipinde de, Langerhans adasındaki beta hücreleri hasar görür ve bu sebeple insülin yetmezliği veya yokluğu gözlenir. Diyabetik kök hücre çalışmaları, beta hücrelerinin farklı bir kaynaktan elde edilmesi veya olgun hücrelerin replikasyonları ile yeni hücrelerin oluşturulması düşüncesiyle hız kazanmıştır. Beta hücrelerinin ilk oluşumundan itibaren moleküler özelliklerinin ve bu hücrelerin yıkımına ait mekanizmaların bilinmesi, bu çalışmaların yapılabilmesi için gereklidir. Edmonton Protokolü Uzun süren araştırmalar sonunda, 2000 yılında Tip 1 Diyabet tedavisinde kullanılan bir yöntemin başarılı olması, Amerikalı araştırmacıları embriyon kök hücreleri alanındaki araştırmalara getirilen sınırlamaların kaldırılması için yeni bir kampanya başlatmaya yöneltmiştir. "Edmonton Protokolü" olarak adlandırılan teknik, Kanada'nın Alberta Üniversitesi'nden bir ekip tarafından geliştirilmiştir. Bu teknik, hastaların karaciğerlerine, ölmüş vericilerden alınan pankreas dokusu nakledilmesi ile uygulanmaktadır. Ancak nakil için gerekli doku kaynakları sınırlıydı ve tedavinin yaygın olarak uygulanabilmesi için, vericilerden alınabilecek olandan çok daha fazla dokuya ihtiyaç duyulmaktaydı. Edmonton Protokolü'nden önce uygulanan nakil yöntemleri ise çoğu kez başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Türkiye'deki Gelişmeler Geçtiğimiz yıllarda, Kocaeli Üniversitesi Kök Hücre ve Gen Tedavileri Araştırma ve Uygulama Merkezi (KÖGEM) Müdürü ve Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Kök Hücre Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdal Karaöz önderliğindeki ekip, hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde başarıya ulaşmıştır. Prof. Dr. Karaöz ve ekibi, TÜBİTAK desteğiyle Tip 1 diyabet olarak bilinen insüline bağımlı şeker hastalığının ortaya çıkış nedeni ve tedavisine yönelik önemli kanıtlar elde etmiştir. Kemik iliğinden izole edilen kök hücrelerden "insülin üreten hücre" elde eden bir yöntem geliştirilmiştir. Bu yöntem sonucunda, şeker metabolizmasını kontrol eden hücreleri barındıran pankreasta "yerleşik adacık" olarak adlandırılan yapılar, deney hayvanlarından elde edilmiştir. Türkiye'de ilk kez ve dünyada sadece az sayıda laboratuvarın başarabildiği pankreas adacıklarından kök hücre elde etmeyi başarmışlardır. Sonuç ve Gelecek Perspektifleri Kök hücre ile tedavi konusunda her yıl biraz daha ilerleme kaydedilmekte ve bu da diyabet hastalığının yanı sıra birçok hastalığın iyileştirilebileceği konusunda bir umut ışığı doğurmaktadır. Ancak, kök hücre tedavilerinin yaygın klinik kullanıma girmesi için daha fazla araştırma ve geliştirme çalışmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Diyabet tedavisinde kök hücrelerin kullanımı, gelecekte daha etkin ve kalıcı çözümler sunma potansiyeline sahiptir.
|